Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahisi
Mail: bilgi@ibrahimcanter.com
Logo

Adres

Bağdat Cd. No:144 D:5 Çınar Apt. 34724 Feneryolu, Kadıköy, İstanbul

Telefon Numaralarımız

+90 532 342 00 31

+90 216 599 09 88

bilgi@ibrahimcanter.com

bilgi@ibrahimcanter.com

bilgi@ibrahimcanter.com

PRP (Thrombositten zengin plazma) Uygulaması

Medyada gençli aşısı olarak tanıtılan, yaygın olarak PRP olarak bilinen işlem İngilizce ”Platelet Rich Plasma” kelimelerinin ilk harflerinin kullanılması ile oluşmuş bir kısaltmadır. Türkçe ‘Trombositten Zenginleştirilmiş Plazma” olarak kullanılabilecek terim kişiden alınan 10 cc kadar kanın içindeki hücrelerin ve sıvı kısmın ayrıştırılması sonrası, kanın pıhtılaşmasını ve yara iyileşmesini sağlayan thrombositlerin kanın sıvı kısmında kalması sağlanarak kişiye enjeksiyon yoluyla geri verilmesi ile yapılan tedavi uygulamasıdır.

Trombositler kanın içerisindeki alyuvarlar (oksijen taşıyan hücreler) ve akyuvarlar (enfeksiyon ile savaşan hücreler) gibi hücresel yapılardır. Temel görevleri damar yaralanması sonrası damardaki deliğe yapışıp üst üste konan tuğlalar gibi bu deliği geçici bir süre kapatarak kan kaybını engellemek ve kan pıhtılaşma sürecini başlatmaktır. Ancak yapılan çalışmalar ile trombositlerin vücudumuzdaki hasarlı dokuların onarımı ve doğal haline dönüşmelerini sağlamak için gerekli “büyüme faktörlerini” yapısında barındırdığı gösterilmiştir.

 

PRP tedavisinde ise kişinin kendi kanından izole edilen ve normalden çok daha yüksek konsantrasyondaki trombositler kişiye geri uygulanarak onarım süreci (rejenerasyon süreci) hızlı ve güçlü bir şekilde başlatılması amaçlanır.

 

Sonuçta PRP uygulaması yapılan kişide kendi hücreleri ve kanı kullanıldığı için işlem yan etki riski olmayan son derece güvenli bir uygulamadır.

Hastadan alınan yaklaşık 20 cc kan, özel tüplere konularak yaklaşık 5 dakika kadar santrifüje edilir. Tüpün içinde bulunan alyuvarlar ve akyuvarlardan hafif ancak trombositlerden ağır olan jel araya girerek trombositleri diğer hücrelerden ayırır. Ayrıca tüpte trombositlerin içerisindeki büyüme faktörlerini açığa çıkarıp aktif hale getirmek için bazı kimyasallar bulunur. Sonuçta santrifüj işleminin sonunda tüpün üzerinde yaklaşık 5-6 cc kadar thrombositlerin içerindeki büyüme faktörleri ile zenginleştirilmiş plazma (kan sıvısı) enjektörlere alınarak kullanılmaya hazır olarak izole edilmiş olur.

PRP hazırlandıktan sonra içerdiği büyüme faktörleri saatler içerisinde etkilerini kaybetmeye başlar. Bu sebeple hazırlanır hazırlanmaz tedavinin mümkün olan en kısa zamanda yapılması en doğru uygulamadır.

 

Ancak kişiden bir seferde 100-120 cc kadar kan alınıp içerindeki tüm trombositlerdeki büyüme faktörleri izole edildikten sonra büyüme faktörleri liyofilizasyon denilen bir işleme tabi tutularak steril flakonlar (şişeler) içerisinde depolanabilir. Soğuk ortamda saklandığı sürece bu şişelerdeki büyüme faktörleri etkilerini kaybetmez. Bu hazırlama yöntemi uygun çözücü solüsyon ile sulandırılarak ileri zamanlarda tekrar uygulanabilme olanağı sağlar. Ayrıca hastadan sadece bir kez kan alınacağı için her uygulama için hastanın canının yanması gerekmez.

PRP ile hastaya aktarılan büyüme faktörleri uygulama geciktiğinde tüpte etkilerini kaybettikleri gibi uygulama sonrasında da vücutta hızla saatler içerisinde aktivitelerini kaybederler. Ancak burada önemli olan uygulandıkları anda bir tetik mekanizmasını aktifleştirerek rejenerasyon sürecini başlatmalarıdır. Her ne kadar PRP uygulaması rejenerasyon sürecini başlatsa da tekrarlanan uygulamalar rejenerasyon sürecinin daha güçlü ve uzun süreli olmasını sağlayacağı için tek bir uygulama yerine ilk dönemde haftalık sonrasında azalan sıklıklar ile tekrarlanan uygulamaların yapılması en iyi sonucu sağlayacaktır.

Hastadan alınan ve kan işlemden geçirildikten sonra elde edilerek enjektörlere çekilen sıvı küçük miktarlarda cilt altına enjekte edilebileceği gibi çok ince iğneler kullanılarak derinin üst tabakalarına zerreler halinde de (lapaj tekniği) uygulanabilir. Son dönemde dermaroller denilen üzerinde çok sayıda minik iğneler olan silindir şeklindeki bir alet ile ciltte çok sayıda delikler açtıktan sonra enjektördeki sıvı cilt üstüne topikal uygulanarak da tedavi yapılabilmektedir. Bu işlem anestezi uygulanmaksızın da hastaların çok rahat tolere etmesi ve eldeki solüsyonun daha homojen uygulanabilmesine olanak sağlamasından dolayı son dönemde en popülerize olan yöntemdir. Ayrıca cilt soyma işlemleri dediğimiz dermabrazyon, kimyasal peeling veya lazer uygulamalarıyla beraber de PRP uygulaması yapılabilir. PRP uygulaması yaklaşık 5 dakika süren ve poliklinikte yapılabilen bir işlemdir.

PRP tedavisi basında yaygın ancak yanlış kullanıldığı şekilde, kesinlikle bir kök hücre uygulaması olmadığı gibi hücresel tedavi bile değildir. PRP tedavisinde amaç trombositlerin içerisindeki büyüme faktörleri ile zenginleştirilmiş plazma verilerek rejenerasyonun başlatılmasıdır.

  1. Cilt gençleştirme, canlandırma ve kırışıklıkların giderilmesi: Yapılan çalışmalar PRP tedavisi ile ciltte yaşlanma ile azalan kollajen yapısının yenilendiğini ve cildin su oranının arttığını göstermektedir. Yaşlanma ile oluşan hasarlı dokuları onarımına katkı sağlayarak daha genç bir görünümün elde edilmesini sağlar. Bu amaçla sadece yüz ve boyun bölgelerine değil yaşlılık sürecinde yaşı ortaya çıkarandekolte bölgesi ve ellerin dış yüzüne de PRP uygulanabilir.
  2. Yara izlerinin, ameliyat izlerinin ve akne izlerinin tedavisi: İzlerin daha az dikkat çekici olmasına katkı sağlar.
  3. Saç dökülmesi tedavisi ve sağlıklı saçların korunması: Mevcut saçların korunması için PRP tek başına etkili bir tedavidir. Genetik saç dökülmelerinde ise saç ekimi yöntemleriyle birlikte kullanıldığında cerrahi girişimin başarısını arttırmaktadır.
  4. Yara iyileşmesinin uyarılması: Vücutta iyileşmeyen uzun süreli atonik yaralarda, uzun süreli basılara bağlı gelişen yatak yaralarında ve damar hastalığı sonucu oluşan bacak yaralarında iyileştirici etkileri bulunmaktadır.
  5. Yağ enjeksiyonlarında: Enjeksiyon yapılacak yağ greftlerinin uygulandıkları bölgedeki yaşam sansını arttırmak için eş zamanlı kullanılabilirler.
  1. Kanda yeterli trombositi olmayan kişilerde
  2. Kanser hastalarında
  3. Kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda
  4. Aktif enfeksiyonu olan hastalarda